15 Mart 2013 Cuma

Gilles Deleuze, Nietzsche Üzerine

Önümüzde düşüncenin yaşamı engellediği, sakatladığı , yola getirdiği; yaşamın ise öcünü almak için düşünceyi deliliğe sürüklediği ve onunla birlikte kaybolduğu örnekler var. 

[Filozof] doğrunun ve aklın gereklerine boyun eğdiğini iddia eder; ama aklın bu gereklerinin altında, sıklıkla, pek de öyle akılcı olmayan kuvvetler, devletler, dinler, gündelik değerler buluruz. Felsefe artık, insanın itaat edişini meşrulaştırmak için bulduğu tüm gerekçelerin sıralanmasından başka bir şey değildir. 

Nihilizm biçim değiştirerek de olsa, hala devam etmektedir. Nihilizm az önce şu anlama geliyordu: Üstün değerler adına yaşamın olumsuzlanması, değerinin azaltılması. Şimdiyse şu anlama geliyor: Bu üstün değerlerin olumsuzlanması, yerine insanca –pek insanca- değerlerin geçişi (ahlak dinin yerine geçer; yararlılık, ilerleme ve tarihin kendisi, tanrısal değerlerin yerini alır). Hiçbir şey değişmemiştir… 

Artık oluş, Varlık’ın, Bir’in karşısına konulmaz, çünkü bu karşıtlıklar da nihilizmin kategorileridirler. 

İsa yumuşaktır, neşelidir, mahkûm etmez, suçluluğa karşı tümüyle ilgisizdir, sadece ölmek ister, ölümü diler. Bu nedenle o, Aziz Pavlus’tan çok daha ileri gitmiştir ve nihilizmin en üst evresini, son İnsanın ya da hatta batmak isteyen İnsanın evresini temsil eder. 

Ne olmuştur öyleyse? Bütün itibariyle var oluşun, ne “amaç”, ne “birlik” ne de “hakikat” kavramı yardımıyla yorumlanabileceği anlaşılınca, var oluşun değersizliği duygusuna ulaşıldı. Bu şekilde hiçbir şeye ulaşılmaz, hiçbir şey yakalanmaz; oluşun çoğulluğu, bütüncül birlikten yoksundur. […] Kısacası, sayelerinde dünyaya bir anlam verdiğimiz, “amaç”, “birlik”, “varlık” kategorilerini, dünyadan geri çekeriz. –ve dünya tüm değerini kaybetmiş görünmektedir (Nietzsche, Güç İstenci).

Gilles Deleuze, Nietzsche Üzerine

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder