28 Mayıs 2013 Salı

Ahmet Altan, Tehlikeli Masallar

Kız sevgilisinden sıkılmıştı, sesi bunu ele veriyordu. Bir heyecan dalgalanması, bir fısıltı, bir çığlık, akla aykırı tek bir cümle yoktu konuşmasında, düz, sakin, tarafsız ve akla uygun çözümler arayarak söz ediyordu sevgilisinden. Yıllarca sevmiş olduğu birinden sıkılmış olma fikrine henüz kendini alıştıramamıştı. Kadınların çoğu gibi onun da bir erkekten sıkıldığı andan, bu sıkıntıyı kendisine itiraf ettiği an’a kadar epeyce bir zaman geçmesi gerekiyordu.

*

Kadınların şefkat isterken aslında duygusal bir cinayet işlemeye hazırlandıklarını düşünüyordum. Kurbanlarından şefkat istiyorlar, o şefkati görür görmez de onu sevmekten vazgeçiyorlar ve duygusal dünyalarında o erkeği de gömüp bir cinayet daha işlemenin keyfiyle yeni bir kurban aramaya başlıyorlardı… 

*

Kahkahalar içinde ülkenin nasıl battığını konuşuyorduk. Başbakan herkesin ortak alay konusuydu, ülke batıyordu ama batan biz değildik ve gündüzleri ciddi yüzlerle bir şeyler söyleyip geceleyin bir araya gelince içinde bulunduğumuz ülkenin batışıyla dalga geçiyorduk. Kahkahalarımız bu ülkenin sorumluluğuyla aramıza bir duvar örüyor, sorumluluğun ağır yükünden bizi kurtarıyordu. Ülkeyi batıranlar ve batanlar başkalarıydı, biz gülenlerdendik.

Ahmet Altan, Tehlikeli Masallar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder