15 Kasım 2012 Perşembe

Jonathan Culler, Yazın Kuramı

"Mark Twain'in en az diğerleri kadar Amerikanlığı tanımlayıcı nitelik taşıyan Huckleberry Finn adlı eseri Huck Finn'in 'araziye' kaçmasıyla sonuçlanır, çünkü Sally Teyze onu 'uygarlaştırmak' istemektedir. Huck Finn'in kimliği uygarlaşmış kültürden kaçışına bağlıdır. Geleneksel açıdan Amerikalı, kültürden sürekli kaçan kişidir."

"Bir eserin anlamı eserin oluşturulması sırasındaki bir anda yazarın aklına koyduğu bir şey ya da yazarın eserin tamamlandığında taşıdığını düşündüğü anlam değildir; bunu yerine, esere katmayı başarabildiği şeydir. [...] Yani, eserin anlamı, yazarın belirli noktada aklında olan şey değildir; yalnızca metnin bir iyeliği ya da bir okuyucunun deneyimi de değildir. [...] O, hem bizim ne anladığımız hem de metnin içinde ne anlamaya çalıştığımızdır. [...] Eğer bütünsel bir prensibi ya da formülü benimsememiz zorunluysa diyebiliriz ki, anlam içerik tarafından belirlenir, çünkü içerik dilin kurallarını, yazar ile okuyucunun durumunu ve uygun düşebilecek ne varsa onu kapsar. [...] Anlam içeriğe bağlıdır ama içerik de sınırsızdır."

"Şiirin işlevsel olacağına dair hiçbir garanti yoktur ve söz yöneltme de en küstah ve en utanmaz düzeyde 'şiirsel', abartılı saçmalık olarak reddedilmeye en yatkın ve en gizem havası ekleyendir. "Lift me as a wave, a leaf, a cloud." Olur. Gıdıkla da gülelim. Şair olmak, bu tür şeyleri başarıyla gerçekleştirmeye çabalamak, bir yığın saçmalık denilerek bir tarafa atılmamasını garantilemektir."

"La Rochefoucauld, eğer kitaplarda okumuş olmasalardı hiç kimsenin aşık olmayı asla aklına getirmeyeceğini ileri sürer ve romantik aşk (ve de onun bireylerin yaşamlarında önemli olduğu) kavramı kuşkusuz yazının büyük bir yaratısıdır. Şüphesiz romanların kendileri -Don Kişot'tan, Madam Bovary'e kadar- romantik düşüncelerin suçunu başka kitaplara atarlar." 

Jonathan Culler, Yazın Kuramı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder