10 Ağustos 2011 Çarşamba

Erich Fromm, Özgürlükten Kaçış


“Çoğu kişi, bir dış güç kendilerini açık açık bir şey yapmaya zorlamadıkça, kendi kararlarının kendilerine ait olduğunu ve bir şey istediklerinde, isteyenin kendileri olduğuna inanırlar. Ama kendimize ilişkin büyük yanılgılardan biridir bu. Kararlarımızın çoğu aslında kendi kararlarımız değil, dışarıdan bize önerilmiş kararlardır; aslında başkalarının beklentilerine uygun davrandığımız, soyutlanma korkusuyla, yaşamımıza, özgürlüğümüze ve rahatımıza doğrudan gelebilecek tehditlerin yarattığı korkuyla güdülmüş bulunmamıza karşın, kararı verenin kendimiz olduğu konusunda kendimizi ikna etmeyi başarmışızdır. […] Genellikle insanların çoğunun kendi istekleriyle evlendikleri varsayılır. […] Bir adamın/kadının bilinçli olarak bir kişiyle evlenmeyi istediğine inandığı, oysa aslında, kendisini evliliğe yol açan ve bütün kaçış yollarını tıkamış gibi görünen bir dizi olaylar içinde kıstırılmış bulduğu durumlar vardır.”


“Bir doygunluk ve iyimserlik maskesinin ardındaki çağdaş insan son derece mutsuzdur; hatta umarsızlığın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Çaresizlik içinde bireysellik kavramına tutunur; “farklı” olmak ister, tercihlerinde en büyük rolü bir şeyin “farklı” oluşu oynar.”

“Soyutlanmış bir varlık olarak birey, dış dünyaya kıyasla son derece çaresizdir ve dolayısıyla dış dünyadan müthiş korkar; bu soyutlanmışlığı nedeniyle dünyasının bütünlüğü bozulmuştur. Bu nedenle kendisiyle ilgili, yaşamın anlamıyla ve giderek kendi edimlerini dayandıracağı ilkelerle ilgili kuşkulara kapılır. Çaresizlik de kuşku da yaşamı felce uğratır ve insan yaşamak için, özgürlükten […] kaçmaya çabalar. Yeni bir bağlılığa sürüklenmiştir. Bu bağlılık otorite sahipleri ya da toplumsal kümenin denetiminde olmakla birlikte, kendisinden tümüyle koparılmamış olan ilk bağlardan farklıdır. Kaçış, yitirmiş olduğu güvenlik duygusunu geri vermez ona, yalnızca kendi benliğini ayrı bir varlık olarak algılamayı unutmasına yardımcı olur. Yalnız olmaya dayanamadığı için benliğini yitirmeyi seçer. Dolayısıyla özgürlük […] yeni bir bağlılığa, bir tutsaklığa yol açar.”

“Bir başka kişi uğruna kendini tümüyle yâdsıma ve kendi hak ve taleplerini bir başka kişiye teslim etme tutumları “büyük aşkın” örnekleri olarak gösterilir. Aşkın, sevilen kişi uğruna kendini feda etmek ve özveride bulunmaktan daha iyi bir kanıtı yoktur sanki. Aslında bu durumlarda sevgi temelde mazoşist bir özlemdir ve söz konusu kişinin ortak-yaşama (symbiosis) gereksiniminden kaynaklanmaktadır. […] Mazoşizmle aşk ya da sevgi birbirinin karşıtıdır. Sevgi, eşitlik ve özgürlük temeline dayanır. Eğer taraflardan birinin boyun eğmesi ve bütünselliğini yitirmesi temeline dayanıyorsa, ilişki nasıl rasyonalize edilirse edilsin, hangi kılıf altında gösterilirse gösterilirsin, mazoşist bir bağımlılıktır.”

“Yaşamları gizil bir biçimde kendileri dışında bir güçle ilintili olan bu insanlar, bu güçle şöyle ya da böyle ilintili olmayan hiçbir şey hissetmez, yapmaz ya da düşünmezler. Kendilerini “onun” korumasını beklerler, kendilerine “onun” bakmasını isterler ve kendi öz-edimlerinin sonuçlarından “onu” sorumlu tutarlar. Çoğu kez bu söz konusu kişi bağımlılığının farkında değildir. Bu gücün bağlandığı kesin bir imge yoktur. Temel niteliği, belli bir işlevi, yani koruma, yardım etme ve bireyi geliştirme, onunla birlikte olma ve asla onu yalnız bırakmama işlevini temsil etmektedir. Bu niteliklere sahip olan X’e sihirli yardımcı denebilir. Elbet çoğu kez bu sihirli yardımcı kişileştirilir. Tanrı olarak algılanır, bir ilke olarak, ya da ana-babası, kocası, karısı ya da üstü, amiri gibi gerçek kişiler olarak kendini gösterir. […] Sihirli yardımcının bu kişileştirilme süreci, “âşık olmak” denilen olguda sık sık gözlenir. Sihirli yardımcıya o türden bağlılığı olan biri, onu somut olarak görmek ister. Şu ya da bu nedenle –çoğu zaman cinsel isteklerin desteklediği nedenlerle- belli bir kişi, ona göre bu sihirli nitelikleri üstlenir ve yardımcı arayan, bu kişiyi bütün yaşamının bağlı ve bağımlı olduğu bir varlığa dönüştürür. İkinci kişinin de birinci kişiyi sihirli yardımcısı olarak seçmiş olması, durumu değiştirmez. Yalnızca, bu ilişkinin “gerçek aşk” olduğu izlenimini güçlendirmeye yarar.” (Erich Fromm, Özgürlükten Kaçış)

1 yorum: